HOŞÇAKAL İKİ GÖZÜM

Evvel zaman içinde , kalbur saman içinde ; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken dönüp dönüp durdum eksenimin etrafında . Yaşamın bükülmeleri dahilinde , kaybolup giden nice güzelliklerin güneş gibi göründüğü , nice çirkinliklerin çürüyüp pas tuttuğu bir kaygı erozyonundan geliyorum . Sağım bataklık , solum uçurum , arkam çıyan sürüsü , önüm uzunca bir tünel ve tünelin ucunda zerrece bir aydınlık . Benim de cahil cesaretimin olanca cüretiyle yaptığım depresyon tanımım budur . Sizin beyin süzgecinden süzüp zeka havlusuyla durulayamadığınız ve bu duruma üşenerek  savurduğunız boş ve lüzumsuz tanımlarınıza uymayı reddediyorum . Depresyon nedir bilmezdim ben , şimdi bir melankolik oldum  . Verip veriştiriyorum devri devranın şatafatlı kadranına . Depresyonumun bana verdiği tüm görkemli fantezileri , bir saygıdeğer büyük abimizle doyasıya yaşamak istiyorum ; bir daha giremeyecem çünkü bu adına depresyon dedikleri ruh devinimine . Yok mu bunun süre uzatmaya odaklı bir yolu imam hatipler ? İmam hatiplere burdan rica ediyorum tübitak ödülüm yok ama hayır duam efsunludur uzatıverin azıcık şu süreyi . Önümüz kıştır , elimiz dardır ama illa ki kışın sonu bahardır ; abdestli ilim irfan sahibi bacılar ağalar . Depresyonumtrak dönemimdeyim , çetin ve şiddetli bir kış yaşadı ömrüm . Filin karnını deştim , içinde günler belki de aylar geçirdim ; giden günlerin arkasından mahsun , suskun , umarsız ve donmaya ramak kalmış bedenimle bakmaktan , düşünmekten bezdim ve bezginlik diye bir şey varmış onu anladım bu zalım hayattan . Hayat bu denli arabesk yaşamaya pek müsait galiba bir daha bir daha ve bir daha . Tekrardan ibaretim , suretim kan kızılıdır , saklarım ben onu herkeslerden , hatalarım ve günahlarım sayesinde burdayım . Tökezlediğim yoldan bir daha geçmek gibi fantezilerim var ;  hata yaptığım yere gidip gidip geliyorum , bir daha tökezliyorum , nasıl tökezlemişim dikkat ediyorum , dikkat ettiğim an çok heyecanlı oluyor , o heyecanı bir daha yaşatmak istiyorum kendime , yaparım arada kendime öyle işveleri şımartıyorum böyle taktiklerle kendimi, hayatın en eğlenceli kısmı o oluyor , bile bile hata yapmak . Yapmacık bencil suratlardan gelen iğreti varyasyonların kıllcallarında takılı kalasıcaların işvelerinden cilvelerinden geçer oldum çünkü, azıcık depresyonum ağrısız atraksiyonlarımla mutlu olmayı öğrendim , kapattım gözlerimi , boşalttım beynimi Dicle'nin kenarına attım kendimi Hevsel Bahçelerinin kuş cıvıltılarını dinledim , yüreğimi Diyarbakır surlarına çevirdim depresyonumla abi ve kardeş , şehvetli iki aşık , baba ve oğul gibi pragmatizmin çarkına çomağı sokup sokup eğlendiriyorduk birbirimizi . Arada bir gurur duyuyorum bu yönümle , bir JOHN NASH değildik ama ; biz de depresyonumuzla seviyeli bir ikili olmayı becerdik . Kaç insan tanıyorsunuz siz depresyonunu karşısına alıp da onunla Narlıkuyu'ya nazır kaçak çay içen ?

 Nadideyim ben ,nadirim , kıssadan hisseyim . Alamut Kalesin'e konan güvercinim . Pir Sultan Abdal'ın asasıyım . Parmağıyla rahmini deşen körpe gelinim . Higgs bozonuyum , şifrelerim var benim . Nene Hatun'un bebeğinin üzerinden kaldırıp , top mermilerinin üzerine örttüğü çaputum . İkiz kulelerin içinden geçen uçağın kara kutusuyum . Cesur bir merminin mavzer yatağındaki asaletiyim .  Gün kar yanığı yüze vuranda debreşen gonca yüreğim . Popüler kültür köpeklerinin terbiyecisiyim , çok tasma var elimde ... Her suretiyle barışık olmak gibi  bir mecburiyetin sahibiyim ben . Ben depresyon , o atraksyon ; verip veriştiriyoruz hayata .
Hayat , İsa'yı çarmıha geren cellat ki , sureti kibrinden mütevellit ve yanılgısı yazgısıdır . Senden benden gram farkı yoktur . Hayat onun kulağına İsa'yı çarmıha germesini fısıldamış , ödev bellemiş ,  yazgım budur demiş , zevk almış , her gün gülmüş , hergün acı çekmiş , annesi her akşam çorba ısıtırmış ona ... Sen cellat değilsin , senin suretin şiretine şahittir çünkü . Her gün gülemezsin , mutlu olamazsın , sevişemezsin , acı çekemezsin , annenin boncuk boncuk terleyen alnından da öpemezsin ; ne kuantum fiziği müsait buna , ne de varoluş felsefesi , durulmalısın .
 Kabuğuna çekilmelisin , herkesin seni kafayı sıyırmış görmesini sağlamalısın , herkese " idare edelim zor zamanları " dedirtmelisin , dedirttiğin o anda , hayatının kırılma noktasındasın , dikkat et ! İnce eleyip , sık dokuyabileceğin hassas hesaplamaları , cerrahi dokunuşlarınla yapmalısın . Düzgün olmayan geometrik şekillerin hacim hesabını yapmak için , daima elinde var olan alt indistir ; ama bu hayatta kimse sana üst indisi vermez , onu sen alacaksın aldığında artık hayat sana tüm şavkıyla göz kırpacaktır ; yakala o kıvılcımı sakın bırakma derin dehlizlerden kopup gelen Khaleesi'nin ejderhaları gibi bak ona , Ahmet Kaya'nın ülkesini sevdiği gibi tutkuyla sev onu . Arkasından ne ağla ne de memleket hasreti diye beste yap . Sımsıkı sarıl depresyonuna , depresyonun seni senden içeri , sorgusuz , sualsiz , emsalsiz anlatandır . Dostunu , düşmanını ve puştun zulasında kalmış üç beş ihaneti , gözünün önüne serendir.  Kötü gününü fırsata çeviren soysuz çıyanları , ulu orta ifşa edendir .
 Gazeteye sarılmış bira şişesidir , metamfetamindir , müptezelin var gücüyle içine çekip bir türlü dışarıya vermek istemediği esrar dumanıdır , babanın zifiri karanlıkta duvardaki yalnızlığına bakıp ardı sıra yaktığı sigaradır , daha on beşindeki sabinin duvağıdır , trafik ışıklarındaki alıngan çocuğun yitik bakışıdır , bir bakirenin şehvetli utangaçlığıdır  ...
Heyy !!! Düşmeyegör insanoğlu . Düşersen zifiri katranla kalkarsın . Çürürsün . Gösterme insanlara zaafını . Neden yaratıldın , amacın nedir , nerden gelirsin nereye gidersin , gidişatının doğrultusunda seni kırbaçlayan , köhnemiş lastiğe bile katlanamıyorsun.  Acizsin . Kendine tahammülün kalmamış , iyi dediğine yüreğini açmışsın , müstehak değil midir sana bu ? Kendin bile farkında değilken hiçbir şeyin , sağdan soldan senin gibi olandan medet umarsın .

Ağır ağır çıkmayacaksın bu merdivenleri , düşe kalka çıkacaksın . Düşerken canın yanacak , kalkmaya yeltendiğin anda , bir daha yapışacak yere yüzün ; işte o anda saklıdır , hasret kaldığın gerçek hüzün . Altını çiz faber castelin en fosforlu yeşiliyle ...
 Puşt eleği var orda , merdivenin başında al onu , iki elinle sımsıkı sarıl , merdivenden sana gelecek destekten sakın ola ki medet umma ;  bırakma eleği . Başlangıç noktasındaki ağırlığından eser kalmayacaktır artık varış noktasında . Ailendir , sağlam dostlarındır ve sağlam sevdandır , seni oraya ulaştıran herkes birbirinden habersizdir ve kendi hayat telaşındadır , kaygıları ağır geliyor çoğuna ve sen , en kötü ihtimalle geriye kalan boş anlamsız saçma çoğunluktan kurtulduğuna sevin . Depresyonumun bana kattığı bir sürü güzelliğin yanında , illa ki kötü yanlar da vardır . Takdir edersiniz ki güzel olan her şey , her zaman güzel değildir . Yirmi dokuzumda geldin , hoş geldin sefa getirdin . Seni sorunsuz ve layıkı ile ağırlayabildiysem ne mutlu bana . Yolun ve bahtın açık olsun depresyonum . Hoşçakal ...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SORGU SUAL METAFORU

ZİFİRİ BEŞER